Copyright © 2014 - Tamer Baran - Tüm Hakları Saklıdır.
Bu blogta yer alan yazılar (içerik), 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince eser sahibi olan Tamer Baran'a aittir. Söz konusu içerik eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz,yayınlanamaz...

11 Ekim 2016 Salı

Kaşık Düşmanı


Bilge Olgaç eserlerinin çoğu gibi “Kaşık Düşmanı” da sanatçının içinde yaşadığı toplumu ve her an değişen yaşamı yakından izlemesi sayesinde hayata geçebilmiştir.
Tamer Baran

Sinema dergisinin Ekim ve Kasım 2008 sayılarında yayımlanan “Ateş,şofben ve sinemamız…“ ve “Hikaye cenneti ve sektör refleksi” başlıklı yazılarda, filmcilik ile güncellik arasındaki ilişkinin önemine dikkat çekmiş, şu cümlelere yer vermiştim: “Son yıllarda yapılan filmlerimizin hayal kırıklığı yaratmasının nedenlerinden biri de sinema sektörümüzün reflekslerinin çok zayıf olması…”
Yeşilçam'ın refleksleri son 20 yılın aktif filmcilerininkine kıyasla çok daha sağlamdı. Sinemaya 60'larda başlayan Bilge Olgaç'ın filmlerinde de aynı duruma rastlanır. Eserlerinin çoğu gibi “Kaşık Düşmanı” da sanatçının içinde yaşadığı toplumu ve her an değişen yaşamı yakından izlemesi sayesinde hayata geçebilmiştir.
Senaryosu da Olgaç'a ait olan film gerçek bir olaya dayanır: 1980 yılında yaşanan bir felaket, aynı köyden -çoğu kadın ve genç kız- 97 kişinin ölümüne neden olur, 402 nüfuslu köy “kadınsız” kalır... Sağlam filmci refleksleri sayesinde Olgaç, bu gerçek olaya nereden yaklaşması gerektiğini de kolayca belirler: kadınsız kalmanın erkekleri nasıl perişan ettiğini irdeler (Filmde erkekler kirli çamaşırlarından şikayet ediyor, acilen “avrat” bulmaya çalışıyor ve bozulan denge sinirleri de yıprattığı için habire kavga ediyorlar. En güzel sahnelerden biri ise kahvede topluca giysilerini yamamaları, yırtıkları dikmeleri).
Bu bakış açısının nedeni kendisinin kadın olması değildir sadece; filmi 1984'te, feminist akımların toplumumuzda ağırlık kazanmaya başladığı, Duygu Asena gibi yazarların popüler olduğu bir dönemde çekmiş, yani “gündemi” o açıdan da izlemiştir.
Sözün kısası: 7. Créteil Uluslararası Kadın Filmleri Festivali'nde birincilik ödülüne değer görülen “Kaşık Düşmanı”, her sinemaseverin mutlaka izlemesi gereken, toplumcu anlayışla kotarılmış bir komedi-dram filmi.
Meraklısına: Filmde Alman yönetmen rolünü üstlenen Şahin Kaygun, önemli bir fotoğrafçı idi. 1992'de yitirdiğimiz değerli sanatçımız “Afife Jale” ve “Dolunay” filmlerini yönetmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder