Copyright © 2014 - Tamer Baran - Tüm Hakları Saklıdır.
Bu blogta yer alan yazılar (içerik), 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince eser sahibi olan Tamer Baran'a aittir. Söz konusu içerik eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz,yayınlanamaz...

4 Şubat 2010 Perşembe

"Karışık İlişkiler"

Ölümü yaklaşanların yakınlarına video aracılığıyla seslenmelerini sağlayan -çok çarpıcı- “Afterlife Service” uygulaması, ya da kişisel hikayeleri hayli ilginç olan bir dizi karakteri ve aralarındaki bıçak sırtı ilişkileri perdeye getirmesi gibi dikkate değer tarafları var filmin

Olasılıkla 90’lı yıllar sinema tarihinin en devrimci dönemlerinden biri olarak anımsanacak ve olasılıkla bunda örneğin teknolojinin kullanımındaki olağanüstü ilerleme (“Jurassic Park”!) kadar, kimi türlerdeki yenilenme de pay sahibi olacak. Yakın tarihli birkaç filmi anımsamak bu fazlasıyla erken tarihsel saptamayı hoş görmenizi sağlayabilir: “Age of Innocence-Masumiyet Yaşı”, “Natural Born Killers-Katil Doğanlar”, “Seven-Yedi”, “Leaving Las Vegas-Elveda Las Vegas” ve “Usual Suspects-Olağan Şüpheliler”…

Örneklerden de belli, gelecekte yazılacak tarih kitaplarında 90’lar “yenilikler çağı” olarak anılırsa, bu bölümün en ilgi çekici alt başlıklarından biri de “kara film” olacak. Diğer türlerle de kaynaşarak “La Haine-Protesto”dan “Strange Days-Tuhaf Günler”e, “To Die For-Sonsuz İhtiras”tan “Pulp Fiction-Ucuz Roman”a uzanan çok geniş bir yelpazedeki filmlere de damgasını vururken, düşük bütçe geleneğine aykırı örnekler de çıkaran kara film janrı, son yılların en yaygın türlerinden. 1994’ten beri çekilen -ve ne yazık ki çoğu ülkemize ulaşmayan- kara filmlerin sayısı hayli kalabalık. Üstelik kara film bu kadar yaygınlaşırken hemen her yeni ürünüyle türün yenilenmesine de ciddi katkılarda bulunuyor. Bu dönemin kara filmleri, yaratıcıları, gündelik metropol yaşantısının ayrılmaz parçası olan kaygı ve şiddetten etkilendikleri için daha kapsamlı içerikleri, inanılmaz genişlikte bir görsel kaynaktan beslendikleri için daha gelişmiş biçimleriyle dikkat çekiyorlar.

Türün ülkemize yeni ulaşan örneklerinden “Karışık İlişkiler”, yenileme çabalarına öncelikle üç bölümlü öyküleme tekniğiyle katkıda bulunuyor. “Aziz” lakaplı Jimmy’nin eski patronu tarafından görevlendirilmesi birinci bölümü, “ekibin” yeniden toplanması ve işe hazırlanması ikinciyi tamamlıyor, son bölüm ise işteki başarısızlığın ardından yaşanan çözülme ve yok oluş sürecini anlatıyor. Senarist Scott Rosenberg bilinçli olarak bu öyküleme tekniğini seçiyor, böylece yok oluşa yol açan ölümcül hatanın gelişmesini de aktararak “Reservoir Dogs-Rezervuar Köpekleri”nin anlatmadığı süreci perdeye getirmiş oluyor. Bu, klasik kara film yapısına daha uygun, yani daha eski bir biçim, ama içerik çok yeni.

Ölümü yaklaşanların yakınlarına video aracılığıyla seslenmelerini sağlayan -çok çarpıcı- “Afterlife Service” uygulaması, ya da kişisel hikayeleri hayli ilginç olan bir dizi karakteri ve aralarındaki bıçak sırtı ilişkileri perdeye getirmesi gibi dikkate değer tarafları var filmin. Ama daha önemlisi, aslında tümü huzur ve mutluluk peşinde koşan bu insanları paranın peşinde ölüme sürükleyen öykünün ana gelişme noktalarının son derece sıradan, hatta saçma denebilecek olaylardan yola çıkılarak yaratılmış olması. Zaten her şeyi başlatan lokomotif öğe tanıdık olamayacak denli anlamsız bir düşünce zinciri: Patronun oğlu, aşık olduğu Meg’i başkasına kaptırdığı için çocuklara güpegündüz sarkıntılık edecek kadar sapıtmış, babası, kız dönerse oğlunun düzeleceğine inanıyor, çareyi Meg’in evlenmeye hazırlandığı delikanlıyı tehditle bu işten vazgeçirmekte buluyor. Öyküdeki trajedi şu saçma mantık zincirinin 15’e yakın insanın ölümlerine ya da gerçekten derin acılar çekmelerine neden olmasında yatıyor. Öykünün gelişimini çok insani düşünce ve hatalara dayandıran Rosenberg, filmin tek karizmatik karakteri olan kiralık katil Bay Şşşşş’i de çok klasik battaniye numarasına kanması (kendine çok güvenmesi) gibi bir nedenle öldürtüyor.

Bu tavrın amacı belli: Yaşamın akışındaki mantık dışılığı yakalamak, popüler sinemanın kendini mahkûm ettiği görkem duygusundan uzak durmak… Bu hedefe yalnız senaryo düzeyinde değil, bir bütün olarak ulaşılmış. Mekanların seçimi de, Gary Fleder’ın sinematografik tercihleri de aynı yönde; hemen her plan sıradan sanılabilecek kadar yalın ama doğru biçimde çekilmiş, ana karakterlerin soğukkanlılıkları, kaçtıkları dönemki panikleri ya da ölüme teslim olmalarıyla darmadağın edilmiş.

“Cool” tavırlara düşman bir film olan “Karışık İlişkiler”deki tek cila oyunculuklarda. Hemen tüm kadro olağanüstü performanslar çıkarırken, Walken ve Garcia “yarın ölecekmiş gibi” oynuyorlar, eriştikleri düzeyi sözcüklerle anlatmak olanaksız…

Benim için bu filmden geriye üç öğe daha kalacak: “Bardaki bilge”nin dış sesle sürekli yaşamı, filmdeki insanları anlatması, araya giren Afterlife Service videolarından görüntüler ve bunlar arasında Jimmy’nin resminin de olması… Bu yaratıcı biçim denemeleri filmin atmosferine çok önemli katkılarda bulunuyor. Kuşkusuz “çemberi tamamlayan” final de…

Sinema, sayı: 26, Ocak 1997

Things to Do In Denver When You’re Dead / Karışık İlişkiler
Yönetmen:
Gary Fleder; Senaryo: Scott Rosenberg; Yapımcı: Cary Woods; Görüntü yönetmeni: Elliot Davis; Müzik: Michael Convertino; Kurgu: Richard Marks; Oyuncular: Andy Garcia (Jimmy Tosnia), Christopher Lloyd (Pieces), Bill Nunn (Easy Wind), Gabrielle Anwar (Dagney), William Forsythe (Franchise), Treat Williams (Bill Dooley), Christopher Walken (Plancı), Jack Warden (Joe Heff), Steve Buscemi (Bay Şşşş), Fairuza Balk (Lucinda), Sarah Trigger (Meg); 1995 ABD yapımı, 115 dakika; Dağıtımcı firma: Film Pop/WB.; Gösterim tarihi: 29 Kasım 1996

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder