Copyright © 2014 - Tamer Baran - Tüm Hakları Saklıdır.
Bu blogta yer alan yazılar (içerik), 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince eser sahibi olan Tamer Baran'a aittir. Söz konusu içerik eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz,yayınlanamaz...

22 Ocak 2010 Cuma

"Rezervuar Köpekleri"

Genç yaşına karşın usta bir sinemacı olduğunu kanıtlayan Tarantino’nun en göz dolduran özelliği, sinemanın gerilim, macera, kara film gibi ayrı türlerini çok iyi tanıması ve tüm öğrendiklerinden bir senteze ulaşarak kendi üslubunu yaratması

Son dönemin en iyi “yeni”lerinden Quentin Tarantino’yu tüm dünyaya tanıtan ilk filmi “Rezervuar Köpekleri”, eleştirmenlerin epey övdükleri yönetmenine “Sam Peckinpah’ın varisi” unvanını da getirdi.

Sinemada şiddetin estetiğini yaratmakla ünlenen Peckinpah gibi Tarantino da başarısız geçen soygunun ardından gelişen olayları anlattığı, hayli kanlı, son derece kapalı bir yapıya sahip, karamsar filminde, ortalama seyircinin midesini kaldıracak bir şiddet kullanımı sergiliyor. Kimi ünlü korku filmleri gibi peş peşe onlarca insanın kanlar içinde öldüğünü gösteren filmlerden değil “Rezervuar Köpekleri”, aksine örneğin Bay Sarı’nın bankada herkesi taradığı çok kanlı bir sahneyi göstermiyor bile. Tüm karakterlerinin hayata çok sert takıldıkları filmde şiddet daha çok insan ilişkilerinde gizli; her an birinin diğerini ihanetle suçlayıp öldürmesini bekliyorsunuz film boyunca. Kaldı ki yine Bay Sarı’nın bir polise işkence yaptığı, kulağını kestiği bir sahne var ki gerçekten izlenmesi zor.

Tarantino’nun başarısının tek nedeni şiddete bolca yer vermesi değil kuşkusuz. Her şeyden önce son yılların en iyi senaryolarından biri olarak görebileceğimiz bir metni var filmin. Yaşamın geri kalan tüm alanlarından kopardığı öyküsünü kronolojik sıralamanın dışına çıkarak geriye dönüşlerle anlatan, giderek geriye dönüşler içinde geriye dönüşler yapmaya başlayan inanılmaz ekonomik yazılmış senaryo, yönetmenin olayın hangi bölümünü göstermeyi seçmesiyle de kendini belli eden üslubunun tutarlılığıyla hayranlık uyandırıyor ve yüzlerce örneği yapılmış soygun-gangster filmleri türünde hâlâ yeni bir şeyler yapılabileceğini kanıtlıyor. Tarantino’nun karakterlerinin psikolojilerini incelemesi bakımından ustalığı ise jenerik öncesinde yer alan ve soyguncuları bir cafede sohbet ederken gösteren ilgi çekici “Bahşiş vermem” sahnesinde çok belirgin.

“Rezervuar Köpekleri”nde genç yaşına karşın usta bir sinemacı olduğunu kanıtlayan Tarantino’nun en göz dolduran özelliği, sinemanın şiddet, gerilim, macera, kara film gibi ayrı türlerini çok iyi tanıması ve tüm öğrendiklerinden bir senteze ulaşarak kendi üslubunu yaratması, daha ilk filmine kişisel damgasını vurması. Her ne kadar eserin bir Uzak Doğu filminden çalıntı olduğu iddialarıyla imajı bir miktar sarsılmış olsa da Tarantino hızını aldı, Tony Scott’ın çektiği “True Romance / Çılgın Romantik” ve Oliver Stone’un yönettiği “Natural Born Killers / Katil doğanlar” filmlerinin senaryolarına imzasını atarak ve ardından ikinci filmi “Pulp Fiction / Ucuz Roman”ı çekerek yoluna devam ediyor. Yönetmenin son Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan son çalışmasını sinemalarımızda görmeyi beklerken bir önce filmi “Rezervuar Köpekleri”ni izlemenizde yarar var.

Antrakt, Sayı: 35, Ağustos 1994

Reservoir Dogs / Rezervuar Köpekleri
Senaryo ve yönetim:
Quentin Tarantino; Yapımcı: Lawrence Bender; Görüntü yönetmeni: Andrej Sekula; Müzik: Karyn Rachtman; Kurgu: Sally Menke; Oyuncular: Harvey Keitel (Bay Beyaz), Steve Buscemi (Bay Pink), Tim Roth (Bay Turuncu), Michael Madsen (Bay Sarı), Chris Penn (Eddie), Quentin Tarantino (Bay Kahverengi); 1992 ABD yapımı, 99 dakika; Dağıtımcı firma: Özen Film; Gösterim tarihi: 23 Mayıs 1993

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder