Copyright © 2014 - Tamer Baran - Tüm Hakları Saklıdır.
Bu blogta yer alan yazılar (içerik), 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince eser sahibi olan Tamer Baran'a aittir. Söz konusu içerik eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz,yayınlanamaz...

15 Ocak 2010 Cuma

Cehennem şablonu 3

Bugüne kadar geliştirilmiş tüm ticari numaraları gişe başarısını garantileyen bir tecimsel çerçeve içinde, hiçbir yaratıcılık katmadan, ama ulaşılan belki de en yüksek başarı düzeyiyle harmanlayan bir yapım. Akıllıca yöntemlerle seyirciye her şeyin yutturulabileceğinin görkemli bir anıtı

“Cehennem Silahı 3” Hollywood filmlerinin seyirci ile kurdukları diyalog bakımından ilginç veriler içeren bir yapım.

Filmin genel şablonu belli: komedi ve hareket… Bu yalnızca “Cehennem Silahı”nın değil, her sezon karşımıza gelen onlarca Hollywood filminin de ortak çerçevesi. Ama tabii “Cehennem Silahı” serisinin bunlardan bir farkı olmalı. Öyle ya, aynı tür filmler arasında en çok hasılat sağlayan, yani seyircisiyle bağını daha güçlü biçimde kuran o.

Film iki ana öğesini, hareket (ve ona bağlı olarak şiddet) ile komediyi, tecimsel sinemanın vardığı en üst düzeyde kullanıyor. Geniş bütçe sayesinde yönetmen ve yapım sorumluları ilerleyen tekniğin sunduğu olanakları her türlü kovalamaca, dövüş, patlama sahnesinde diledikleri oranda “abartarak” kullanabiliyorlar.

Komedide ise adamakıllı işlenmiş, dolayısıyla seyircinin olumlu tepki verdiği artık herkesçe bilinen espriler üst üste yığılıyor: Sigarayı bırakmaya çalışan “güçlü kişilik” esprisini kim bilir daha kaç filmde görmüşüzdür. Aynı şeyi hayvanlarla ilgili espriler için de söylemek olanaklı (Yanımda oturan ve film boyunca tepkisini sesli olarak dile getiren hanım, Riggs’in köpeği sakinleştirdiği sahnede “Ah canım, ne tatlıııı…” deyiverdi. Yok canım, köpeğe değil, Gibson’a). Filmde geçen diğer espriler de (örneğin baş kahramana asılan çirkin kadın) bilinen, ama yine de yutulan şeyler.

Ama tabii filmin asıl komedisi Riggs-Murtaugh ikilisinin didişmesinde yatıyor, ki bu da onlarca filmde izlenmiş, ama bu kez akıllıca yazılmış senaryo sayesinde, daha incelikli işlenmiş bir güldürü öğesi… Senaryo yazarları kendilerine (yoksa seyirciye mi demeli?) o kadar güveniyorlar ki “didişme” faktörünü Riggs-Lorna ilişkisine de tutam tutam serpiştirmekte hiçbir sakınca görmemişler.

Tüm bu komedi unsurlarına ilaveten kendini güldürüde adamakıllı kanıtlamış Joe Pesci’ye de rol verilmiş olması, yapımcıların gişe başarısını garantileme çabalarına örnek olarak yorumlanabilir.

Tabii ki “Cehennem Silahı 3” yalnız komedi ve hareketten değil, diğer öğelerden de yararlanıyor.

Seyirciyi tavlamaya yönelik bir diğer senaryo numarası ise duyguları depreştiren durumlar. Murtaugh’un emekliliği duygu sömürüsünün baş tacı olarak belirirken, Lorna’nın yaralandırılması, Riggs gibi bir adama yaralı sevgilisinin başucunda “Seni seviyorum, hiç ayrılmayacağız” türünden klişe laflar söyletilmesi, Murtaugh’un, oğlunun arkadaşını öldürmesi (binlerce çetecinin içinden oğlunun yakın bir arkadaşını, eliyle koymuş gibi bulmak nasıl bir yetenektir?..), filmin kötü adamının katı yüreğini belirtmek için bulunmuş numaralar, örneğin betona adam gömme yöntemi, iş bilir senaristlerin diğer marifetleri.

Filmin diğer bir avantajı da kahramanlarına seyircinin göstereceği olumlu tepki. Riggs delişmen yapısı ve esprileri ile prim yaparken Murtaugh babacan aile babası kimliğiyle malı götürüyor (Filmdeki Murtaugh ailesi kadar olumlu bir aileye rastladınız mı hiç?). Zaten tüm senaryo seyircinin kahramanları sevmesine değil, aynı zamanda hayranlık da duymasına yönelik olarak düzenlenmiş.

Sonuçta “Cehennem Silahı 3”, sinemanın geldiği düzeyde, bugüne kadar geliştirilmiş tüm ticari numaraları gişe başarısını garantileyen bir tecimsel çerçeve içinde, hiçbir yaratıcılık katmadan, ama ulaşılan belki de en yüksek başarı düzeyiyle harmanlayan bir yapım. Akıllıca yöntemlerle seyirciye her şeyin yutturulabileceğinin görkemli bir anıtı.

Böyle bir süper prodüksiyonun tecimsel başarısının kaynağını araştırırken işe oyunculardan başlamak gerek aslında. Bu filmin tüm dünyadaki hasılatının önemli bir oranı Mel Gibson’dan kaynaklanıyor olsa gerek… Ama Mel Gibson’ı da bunca para getirir kılan bu filmler değil mi?

Sinema Gazetesi, 3-9 Ekim 1992

Lethal Weapon 3-Cehennem Silahı 3
Yönetmen:
Richard Donner; Senaryo: Jeffrey Boam, Robert Mark Kamen (Shane Black’in yarattığı karakterlerden hareketle); Yapımcılar: Richard Donner, Joel Silver; Görüntü yönetmeni: Jan De Bont; Müzik: Michael Kamen, Elton John, Eric Clapton, David Sanborn; Kurgu: Robert Brown, Battle Davis; Oyuncular: Mel Gibson (Martin Riggs), Danny Glover (Roger Murtaugh), Rene Russo (Lorna Cole), Joe Pesci (Leo Getz), Stuart Wilson (Jack Travis), Steve Kahan (Ed Murphy); 1992 ABD yapımı, 118 dakika; Dağıtımcı firma: WB.; Gösterim tarihi: 25 Eylül 1992

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder