Copyright © 2014 - Tamer Baran - Tüm Hakları Saklıdır.
Bu blogta yer alan yazılar (içerik), 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince eser sahibi olan Tamer Baran'a aittir. Söz konusu içerik eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz,yayınlanamaz...

27 Kasım 2009 Cuma

Bu Polanski, o Polanski mi: "Çılgın"

Bu filmi izlemek, aşık olduğunuz, dünya güzeli, peri misali genç kızla bir genelevde karşılaşmak gibi bir şey

Ünlü Polonyalı yönetmen Roman Polanski’nin doğduğu kent olan Paris’in arka sokaklarında geçen bir macerayı anlattığı filmi “Çılgın” video kasetlerinin yayımlanmasından iki yıl sonra nihayet vizyonda.

Polanski’nin yanı sıra iki ünlü sanatçının daha (oyuncu Harrison Ford ve besteci Ennio Morricone) imzasını taşıyan “Çılgın” ne yazık ki bu üç yaratıcının imzalarıyla sunulmayı hak etmeyen, vasat bir çalışma. Bir kere, tüm özellikleriyle sıradan bir Amerikan gerilim-macera filminin düzeyini aşamayan bir yapıt. Yıllar sonra geldiği Paris’te kaçırılan karısını ararken yasadışı işlere bulaşan bir doktorun öyküsünün anlatıldığı film, hiçbir zaman parlak bir düzeye ulaşamayan gerilimi, yer yer ciddi biçimde aksayan temposu, sıradan ticari filmlerin kalıplarını aşamayan sinemasıyla tam bir fiyasko, şaşırtıcı bir başarısızlık.

Başrolde Ford’un ve küçük bir rolde Mahoney’in ellerinden geleni yapmaları da filmi kurtarmaya yetmiyor. “The Good, The Bad and The Ugly-Iyi, Kötü, Çirkin”in müzikçisi Ennio Morricone’nin son derece sıradan müziğiyle de renklenemeyen film, gerçek sinemaseverlere yalnızca iki noktada ışık tutuyor.

Bunlardan birincisi, çağın en büyük yaratıcılarından biri sayılan Roman Polanski’nin bu başarısızlığı. Nerede “Knife in the Water-Sudaki Bıçak”taki gerilim, nerede “Tess”deki o muhteşem sinemasal anlatım? Sanırız her sinemasever “Chinatown-Çin Mahallesi”nden “Rosemary’s Baby-Rosemary’nin Bebeği”ne, “Macbeth”ten “Kiracı”ya unutulmaz filmlerle belleklerimize yerleşen Polanski’ye ne olduğunu soracak filmi izlerken. Filmin Polanski’yle ilgili yaşattığı şok öyle yaman ki, benzeri ancak, Yaşar Kemal’in Mayk Hammer ya da SAS türünden kitaplar yazdığını duyduğunuzda hissedeceğiniz üzüntü, düş bozumu ve tiksintiyle karşılaştırılabilir.

İkinci nokta ise “sisteme teslimiyet”in yaratıcıyı ne korkunç noktalara savurabileceği… Belli ki Polanski sıradan bir Amerikan iş filmine “memur yönetmen” olarak katılmış. Yardımcı senaryo yazarı olması bu gerçeği değiştirmiyor, aksine daha da korkunçlaştırıyor.

Aklınıza geldikçe içinize sıkıntı veren o acımasız soru beyninizde dönüp duruyor filmi izlerken: “Hangi çıkar, hangi miktarda para böylesi bir yaratıcıyı bu duruma getirebilir?” Soru haklı çünkü bu filmi izlemek, aşık olduğunuz, dünya güzeli, peri misali genç kızla bir genelevde karşılaşmak gibi bir şey.

Hangi amaçla olursa olsun, kimsenin sinemaseverlere bunu yapmaya hakkı yok. Üzerinde bir başkasının adı olsa “Çılgın” fazla soru sormayan belli bir kitleyi hoşnut kılabilir belki, ama asla Polanski adını taşıyarak değil…

Evet… Ne yazık ki: “Bu Polanski, o Polanski”…

Güneş, 14 Temmuz 1991

Frantic-Çılgın
Yönetmen:
Roman Polanski; Senaryo: Roman Polanski, Gerard Bach; Yapımcılar: Tim Hampton, Thom Mount; Görüntü yönetmeni: Witold Sobocinski; Müzik: Ennio Morricone; Kurgu: Sam O'Steen; Oyuncular: Harrison Ford (Dr. Richard Walker), Betty Buckley (Sondra Walker), John Mahoney (Elçilik görevlisi), Emmanuelle Seigner (Michelle); 1988 ABD, Fransa ortak yapımı, 120 dakika; Gösterim tarihi: Temmuz 1991

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder