Copyright © 2014 - Tamer Baran - Tüm Hakları Saklıdır.
Bu blogta yer alan yazılar (içerik), 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince eser sahibi olan Tamer Baran'a aittir. Söz konusu içerik eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz,yayınlanamaz...

9 Ekim 2009 Cuma

Desperado

Bu yoksulluk Rodriguez'in önemli bir sinema adamı olamayacağını, anlatımdaki ustalığı ise, kendi çizgisinde çok daha yaratıcı ürünler vereceğini düşündürüyor

Macera türünü kara filme yaklaştıran “Heat”le Michael Mann türün yenilenmesine katkıda bulunurken Hollywood’un gözde transferi Robert Rodriguez de aynı uğraş içinde.

Tabii ki yöntemleri ve amaçları farklı: Mann türedi macera filmlerinin egemenliğinde geçen yıllardan sonra bir tür “Geçmişe dönelim, eskiyi yeni bilgilerle bir kez daha inşa edelim,” çağrısında bulunurken sinemanın çağdaş düzeyinden memnun görünen Rodriguez zıpır avantürlerin kendi içlerinde yenilenmelerinden yana.

Zaten kendisi tam da bu işin adamı… Tüm serüven filmleri külliyatını ezbere biliyormuş gibi bir hali var; pırıl pırıl zekasının da katkısıyla yeni bir şeylere imzasını atabiliyor.

Rodriguez’in yeni tarafı öncelikle filminin senaryosunda, sahnelere yaşam veren irili ufaklı trüklerinde, eski klişelerle yenilerini harmanlamasında, macera şablonlarıyla dalga geçmesinde (finalde fırlatılan gitar kutusu yeniden alınır) ve fakat az sonra kendisinin de kullanmasında (Buscemi’nin Mariachi’nin yüzünün hep gölgede kalmasıyla ilgili sözleri) yatıyor. Onun top koşturduğu alanda olmaz diye bir şey yok, Mariachi ve bardaki son sağ adamın el attıkları silahlar üçüncü kez boş çıkabiliyor örneğin. Macera külliyatına hakim olduğu için gerilimi nasıl yaratabileceğini (Carolina ve Bucho konuşurken Mariachi silahını hazırlar), sürprizin gücünü ve güzelliğini (Tarantino’nun anlattığı aptal barmen fıkrasını dinleyen barmen ateş eder) biliyor, bildiklerini iyi uyguluyor ve sinema duygusu da sağlam olduğu için son derece keyifli, tıkırında giden, sinema dilinde ciddi bir sorunun gözlenmediği bir film yaratabiliyor.

Fakat iş görüntülerle oluşturduğu anlamın sorgulanmasına gelince Rodriguez’in bulunduğu nokta hiç de parlak görünmüyor. Bu açıdan bakıldığında “Desperado” 18. sınıf Hong Kong filmlerinin Meksika versiyonu gibi okunabilir. Tabii ki sineması daha sağlam, yenilikçi ve çok daha eğlenceli, ama sonuçta o Hong Kong filmlerinden daha “dolu” değil… Örneğin Mariachi ve Bucho başta olmak üzere filmdeki insanlar karakter değiller, iyi ve kötü adam tipleri dolanıyor ortalıkta, hele bazıları (Bucho’nun sağ kolu ve Bıçakçı) tam karikatür… Olaylar çok yüzeysel; örneğin Mariachi hayattaki tek dostları Quino ve Campa’nın ölümlerine pek üzülmüş görünmüyor (“Desperado”da beni düşündüren tek şey Rodriguez’in Tarantino’yla ilişkisi oldu. Filmine Tarantinovari bir açılışla başlayan, Tarantino’yu oyuncu olarak kullanan ve beynini uçurtan Rodriguez, filminin en başarılı çatışma sahnesinde ona “Tüm bunlar şu anda mı oluyor?” repliğini söyletmekle ne demek istiyor dersiniz?). Böyle olunca da öykünün içerdiği tüm dramatik malzemeyi boşaltıyor, filmi büyük bir şakaya dönüştürüyor. Hiçbir duygu aktarmadığı için keyifle izlense de izi kalmayacak bir film “Desperado”.

Filme demode bir dramaturji anlayışı damgasını vuruyor: Çocuğun vurulması, Mariachi’nin onun başında ahlak dersi vermesi, Bucho’nun Mariachi’nin ağabeyi çıkması gibi dramatik öğeler tek kelimeyle felaket… Koca filmde insana dair hiçbir şeyin olmaması, tüm olayların yaşandığı kasaba hakkında en küçük bir şey bile göstermemesi ise bir başka ciddi sorun.

Velhasıl Rodriguez’in düşünsel açıdan fena halde yoksul olduğu ortada.

Ve tüm gücünü sinematografiden alan, hatta görüntüler üzerindeki egemenliği dışında önemli hiçbir özelliği bulunmayan Rodriguez, başka alanlarda hareketli sahnelerde olduğu kadar başarılı ve yaratıcı değil. Bardaki çatışma sahnesini doğru, başarılı ve yaratıcı öğeler ekleyerek çeken bir yönetmenin sevişme sahnesini (yakın plan yüzlerin göründüğü birkaç “vahşi” plan dışında), üçüncü sınıf Hollywood yönetmenlerinin yaptığı gibi mum ışığına ve çıplak vücutlara sığınarak çekmesi, sevişme sahnelerinde uygulanagelen çok plan-yumuşak kurgu yapısına, planlar arasına flaşlar atmak dışında en küçük bir farklılık ekleyememesi, “tutku”yu resmedecek gücünün olmaması ancak bahsettiğim düşünsel yoksullukla açıklanabilir. Bu yoksulluk Rodriguez'in önemli bir sinema adamı olamayacağını, anlatımdaki ustalığı ise, kendi çizgisinde çok daha yaratıcı ürünler vereceğini düşündürüyor. Ama zaten “tetik çekmek, gitar çalmaktan kolaydır”…

Antrakt, Sayı. 55, Nisan 1996

Desperado
Senaryo, kurgu ve yönetim: Robert Rodriguez; Yapımcılar: Bill Borden, Robert Rodriguez; Görüntü yönetmeni: Guillermo Navarro; Müzik: Los Lobos; Oyuncular: Antonio Banderas (El Mariachi), Salma Hayek (Carolina), Joaquim de Almedia (Bucho), Cheech Marin, Steve Buscemi, Quentin Tarantino; 1995 ABD yapımı; 105 dakika; Dağıtımcı firma: WB.; Gösterim tarihi: 23 Şubat 1996

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder