Copyright © 2014 - Tamer Baran - Tüm Hakları Saklıdır.
Bu blogta yer alan yazılar (içerik), 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince eser sahibi olan Tamer Baran'a aittir. Söz konusu içerik eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz,yayınlanamaz...

9 Ekim 2009 Cuma

Bağlasan da sevmez ki!: "Bağla Beni"

Çünkü insanlar arası ilişkilerde, “aşk” gibi güzelliklerin oluşabileceği koşullar, ilişkiye çirkinlik girdiğinde yok olur; şiddet sevgiyi öldürür

Sinema bir maceradır; bilmediğiniz, tüm tanıtıcı yayınlara karşın asla tam olarak emin olamayacağınız bir filme gidip o yönetmeni, sinemasını, “evren”ini keşfetmeye çalışmak hiç ummadığınız sonuçlar doğurabilir. Örneğin İtalyan yönetmen Guiseppe Tornatore “Cinema Paradiso-Cennet Sineması”ndan sonra ikinci filmi “Stanno Tutti Bene-Herkesin Keyfi Yerinde” ile hoşnut bırakır sizi ve örneğin Pedro Almodovar şaşkınlığa ve düş bozumuna uğratır.

“Bağla Beni”den önce “Matador” ve “Women on the Edge of Nervous Breakdown-Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar” gibi filmleriyle edindiği ün bize de ulaşan Almodovar, yalnız ülkesi İspanya’da değil, tüm dünyada “özgün”, “bağımsız”, “ayrıksı” vb. nitelemelerle tanınan genç bir yönetmen. İlginç insanların filmini yapıyor, yapıtlarını ilginç fikirlerle beziyor. Bunlara itirazımız yok da, “Bağla Beni”nin neresi, ne kadar ilginç (ve ayrıksı ve özgün) doğrusu tartışılır…

İlginç olan filmin çıkış noktası… Psikiyatri kliniklerinde, ıslahevlerinde büyümüş, normal insanlarınkine benzeyen düşleri olan anormal bir genç, epeydir tutkun olduğu sinema oyuncusunu kaçırır ve yatağa bağlayıp kendisine aşık olmasını beklemeye başlar… Seyirci de onunla birlikte, bu ilişkinin nasıl bir hal alacağını merak eder kuşkusuz. Sonra kız kendisini bağlayan erkeğe meyil vermeye başlar, film de ilginçliğini yitirmeye… Hele kız erkeğe “bağla beni” dediğinde, hoş olacağını umduğunuz seyirliğin sonucu kapkara harflerle beyninize kazınır: Düş bozumu…

Almodovar kusura bakmasın ama filmini (hem de beğenilebilecek tüm noktalardan yola çıkarak değerlendirdiğimde) ben beğenemiyorum. Bir kere kendimi filmin ilk yarısıyla ikincisinin bambaşka olduğu düşüncesinden kurtaramıyorum. İlk yarı özellikle tiplemelerle (Ricky, Marina, yönetmen, Marina’nın ablası vs.), öykünün girişiyle Almodovar ismini hak ediyor da, ikinci yarı, sıkıcı Hollywood filmlerinden birinden çıkıp gelmiş sanki!.. Kız kurtulduktan sonra bile erkeği arar da, bulur da, o yoz çevrede rastlamadığı “saflığı” çocukta bulmuştur da, sanki hep onu beklemiştir de… Bu kadarına da dayanılamaz doğrusu.

Almodovar’ın gözlemlerinin sonucu olan küçük ayrıntılar da filmi yeterince zenginleştirmiyor, deyim yerindeyse kurtarmaya yetmiyor. Üstelik yarattıkları atmosferle, ayrıntı zenginliğiyle gerçekten seçkinleşen bir “Halfoine-Çatıların Çocuğu”nu, bir “Herkesin Keyfi Yerinde”yi, hele “Batı’nın Sakin Havası”nı izledikten sonra “Bağla Beni”yi ayrıntılarıyla, hınzırlığıyla, ayrıksılığıyla övmek olanaksız.

Son bir nokta: Almodovar aksini düşünse de Ricky ile Marina arasındaki ilişki çıkışsızdır aslında. Porno yıldızı da olsa Marina önce insandır, kadındır. Ve ben doğrusu kaçırılıp bağlandığı için kendisini kaçıranlara sempati besleyen bir kadına rastlamadım henüz; bunun olabileceğine inanmıyorum. Çünkü insanlar arası ilişkilerde, “aşk” gibi güzelliklerin oluşabileceği koşullar, ilişkiye çirkinlik girdiğinde yok olur; şiddet sevgiyi öldürür.

Almodovar’ın öyküsünü üzerinde yükselttiği iki temel de bu savı doğrular gibi. Birincisi Marina’nın saygın bir sinema yıldızı değil, porno filmlerin oyuncusu olması; bu özelliğin öyküye, Marina’nın içtenlikten yoksun ilişkilerden, erkeklerden bıkmış olması olasılığını kazandırması (belki kendisine tutkuyla bağlı olduğu halde, ona o istemedikçe elini sürmeyecek kadar saygı duyan başka erkeğe rastlamamıştır, kim bilir), ikincisi de, Ricky ile ilişkilerinin bir geçmişinin bulunması. Marina’nın bir yıl önce de hiç tanımadığı halde Ricky’den hoşlanmış, onunla yatmış ve o geçici ilişkiden hoşnut kalmış olduğunu anımsaması Ricky için epey bir kazanım anlamına gelmiyor mu?..

Sonuçta özgünlük, ayrıksılık iddiası bir yana, beklendiği kadar hoş da olmayan bir film “Bağla Beni”… Ama ille de görecekseniz, üstelik Almodovar’ın ünü gitmenize neden olacaksa, ikinci yarısını izlemeseniz de olur…

Sinema Gazetesi, Sayı: 85, 27 Nisan-4 Mayıs 1991

Atame - Tie Me Up, Tie Me Down / Bağla Beni
Yönetmen: Pedro Almodovar; Senaryo: Pedro Almodovar, Yuyi Beringola; Yapımcı: Enrique Posner; Görüntü yönetmeni: Jose Luis Alcaine; Müzik: Ennio Morricone; Kurgu: Jose Salcedo; Oyuncular: Victoria Abril (Marina), Antonio Banderas (Ricky), Loles Leon (Lola), Julieta Serrano (Alma), Maria Barranco (Medica); 1990 İspanya yapımı; 111 dakika; Gösterim tarihi: Nisan 1991

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder